Pino'nun Defteri

Aslan Kapısına Doğru…

Bu âdem dedikleri

El ayakla baş değil

Âdem mânâya derler

Suret ile kaş değil.

Kaygusuz Abdal

Hemen hemen 2020’nin başından beri sürgiden bir süreç var. Bu zorlayıcı süreç hepimizi her bağlamda yordu. Kayıplarımız oldu. Aynı zamanda yaşamımıza ayna tuttu. Aslında değerli olan neydi? Sevdiğin ancak sarılamadığın insanlar, karşılıklı oturup kahkahalı sohbet edemediğin arkadaşlar, dışarı çıkıp çıkamama özgürlüğü ve nefes ve nefes… Yaşamı yavaşlatmamız gerekti. Pek de öyle bir yerlere yetişmek zorunda olmadığımızı gördük. En önemlisi de kendimizle baş başa kalmamızı sağladı. Bundan ne kadar kaçınmaya çalışırsak çalışalım.

Özgür İrade Yasası gereği senin onayın alınmak zorunda can, ikna edilmelisin. Bu yüzden neyi alıp kabul ettiğine lütfen dikkat et. Medya, ki buna filmler, diziler, tv şovları da dahil, manipülasyona çok açıktır. Bilinçaltına ekilen fikirler, zaman içerisinde sulanarak büyütülür. Sana ait olmayan, senin yolculuğuna katkısı olmayan fikirleri beslemek senin yaşamsal enerjini sömürür.

Yine bu süreçte güz yaprakları misali yaşamından çıkan insanlar oldu. Önce fiziksel mesafeler girdi araya derken anlayış ve bakış açısı farkları… Yollar ayrılır bazen. Birbirinizin yaşamındaki rolünüz bitmiştir, yaşamsal yolculuğa katkınız kalmamıştır, anlaşmanız sona ermiştir… Bu kırıp dökmeyi, ardından ilenmeyi, dizlerini dövmeyi gerektirmez. Her birimizin bir diğerinin yaşamına katkısı var. Öyle ya da böyle. Neşe ve kolaylıkla bu katkıyı görmeye, almaya gönüllü olsak nasıl olurdu?

Yeni çağ başladı diye yazmıştım martın ilk gününde. İnsanlığın gidiş yönü belirleniyor can. Nerede durduğunu özenle seç. Ayrışmaların kimseye katkısı olmadığı ne kadar daha gösterilmek zorunda? Alman gereken bir mesaj varsa, o mesaj önce kapını tıklar, algılamazsan biraz daha yüksek sesle, kavramak istemezsen kapıyı yumruklar bu defa. Görmezden gelirsen de kapıyı kırar.

Bir baksanıza, neredeyse havadaki bulut yüzünden kavga edecek, taraf tutacak, bayrak sallayacak insanlar. Tamam da sakince, kendinle kaldığında, etrafta seni yönlendirmeye çalışan kişiler/ögeler/medya olmadığında gerçekten ne düşünüyorsun konuya dair? Ne hissediyorsun? Baktın mı bunlara?

Evrenin dengeyi gözetir seyri, algıladığımız doğrusal zaman akışıyla örtüşmüyor görünse de, yolculuğumuza katkısı olan tam da ‘an’ında, olması gerektiğinde gelir. Evrenin müziği herkes için eşit çalar. Dokusu koşulsuz sevgiden oluşur. Yüreğiyle kulak veren bu müziği iliklerine kadar duyumsar, şükür ve inançla donanır.

9 Temmuz’da instagramda şöyle bir not düşmüşüm: “Gözün gördüğü görmediği, yüreğin sezdiği, zihnin ayırdında olduğu olmadığı her bir parçaçık sevgiden gelir, sevgiyi arar.” Öze doğru yolculuklarımızı sürdürürken esasın koşulsuz sevgi olduğunu hatırla can. Yeryüzü ve gökyüzü el ele vermiş, senin titreşimini artırmaya katkı oluyor. İçtenlikle kulak vermeye gönüllü olsan nasıl olurdu?

Kapanışı Galaktik Yıl başlangıcının eşiğinde yazdığım tweetle yapayım.

error: Content is protected !!