Çeviri

Yaşamayı Seçmek

İntihar Niteliğindeki Düşünceleri Bastırabilecek 3 Soru (*)
Dr. Dain Heer

Yaşama Sevincinizi ve Gücünüzü Geri Kazandıracak Araçlar

Mutlu iken intihar hakkında yazmak oldukça tuhaf. Neredeyse saygısızca bile görünebilir. Çünkü, gerçekten o noktaya geldiyseniz, bunun bir gösteri, kumar veya dikkat çekmek için bir oyun olmadığını bilirsiniz.

O an, yaşamınızı sona erdirmeyi seçtiğiniz dönüşü olmayan nokta, o ana değin yaşadığınız her şeyden daha gerçektir ve her şeyi değiştirir. Ve eğer ötesini seçerseniz, yaşamayı seçerseniz, bambaşka biri olursunuz.
Biliyorum, çünkü ben denemiştim. Ve şimdi ötesindeyim.

10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü şerefine, hikayemi paylaşmak ve intiharın ötesindeki noktayı seçmeme izin veren araçların bazılarını paylaşmak istedim.

Yıllar önce, henüz yeni karyopraktik doktoru olmuştum ve dedikleri gibi, tüm yaşamım gözümün önünden geçti. O sıralar görece olarak mükemmel bir hayatım vardı. Kaliforniya’da, güzel Santa Barbara’da yaşıyordum. Bir apartman dairem, güzel bir kız arkadaşım ve yeni bir karyopraktik uygulamam vardı. Ve içerden ölmeye henüz başlamıştım. Kendi hayallerimden dolayı hayal kırıklığına uğramıştım ve içerideki sonsuz boş deliği doldurmaya çalışmaktan ölesiye yorulmuştum.

Ve böylece kendi ölümüm için bir gün planladım.

Herhangi bir tatil günü ya da birisinin doğum gününe yakın bir tarihe gelmemesini planlamıştım. Böylece, bu önemli zamanlarda bana yakın olan herhangi bir kimse, ben gittikten sonra beni düşünmek zorunda kalmayacaktı.

Ve evrene tüm yaşamımı değiştirmesi için altı ay verdim. Yoksa ben çıkacaktım. İntiharın eşiğindeydim ve çevremdeki hiç kimse bilmiyordu. Emin olun. Hatta, sorsanız, ‘Dain mi? Yaşamı gayet iyi gidiyor.’ derlerdi. Altını çiziyorum. Herkes gayet iyi olduğumu düşünüyordu.

Yardım arayışına girmedim. Kendi sonumda olduğuma dair herhangi bir belirti göstermedim. Gülümsedim, işe gittim, kız arkadaşımı öptüm. Tüm bunları yaparken de kendime, altı ay dedim. Ya tüm hayatım değişecekti ya da buradan çıkacaktım.

Birkaç hafta sonra evren araya girdi. Yerel bir gazetedeki küçücük bir ilanın yardımıyla, beni, Access Consciousness denen bir şeyin araçlarıyla iletişime soktu. Bu araçları kullanmaya başladığım andan itibaren hayatım tümüyle değişti ve bir daha asla intiharı aklımdan bile geçirmedim.

Kulağa peri masalı ve çok kolay bir yolmuş gibi geldiğini biliyorum. Bazı açılardan hayal edebileceğimin ötesinde kolay. Ve bazı açılardan değil. Yaşamayı seçmek sabit ve sürekli bir seçim.

Yaşamımı yaratmak için ben de her gün aynı araçları kullanıyorum. O yaşam ki şimdi eğlenceli, üretken ve pek çok kişinin standartlarına göre çok başarılı.

Bugünün şerefine, sizi bu araçlardan üçüyle kısaca tanıştırmak isterim. Umarım ki, intihar etmeyi düşündüyseniz ya da öyle birisini tanıyorsanız, bu araçlar bir şekilde size destek olsun. Belki iki adım daha atmanıza yardım ederler. Ve iki adım yeterli olabilir çünkü, iki adım her şeyi değiştirebilir.

Aşağıdaki araçlardan ikisi, soru sormaya dayanıyor. Bir soru daima güçlendirirken bir yanıt daima güçsüzleştirir. Bir soru sorduğunuzda, yaşamınızda, soru sormadan önce var olduğundan dahi haberinizin olmadığı pek çok olasılığın kapısını açarsınız. Aslında onlar hep oradadır ama onlara erişmek için soruyu sormanız gerekir.

1. Araç: Bu kime ait?

Yaşamınızın ne kadarını algıladığınız yanlışlık duygusunun size ait olduğuna inanarak geçirdiniz? Ki aslında etrafınızdaki dünyanın farkındasınız. Ve çevrenizdeki insanların dünyalarının. Dürüstçe, bu sizin mi bir başkasının mı?

Sürekli olarak etrafımızdaki kişilerin düşünce ve hislerinin bombardımanına uğrarız ve sıklıkla farkına bile varmayız. Kafanızın içinde dolaşanların çoğu size ait bile değildir. Çok hassas kişiler buna kısmen uyum sağlamıştır ve diğerlerinin hislerinden, düşüncelerinden, duygu ve yargılarından etkilenmektedirler. Ve çok hassas kişiler oldukça sıklıkla intiharı düşünürler ve depresyonla yaşarlar.

Kendinizi psişik bir sünger olarak düşünün. Öyle ki bilinçsiz bir seviyede başkalarına uyumlanmış ve sanki yaklaşık 161 km yarıçapındaki herkesin his, düşünce, duygu ve yargılarını emiyorsunuz ve tepki veriyorsunuz.

İşte şimdi bu soruyu sorma zamanı: Bu kime ait? Aniden kendinizi hafif hissederseniz bilin ki bu size ait değil. Göndericisine geri yollayabilirsiniz. Evet! Geri gönderin. Eğer sizin değilse zaten bununla ilgili hiçbir şey yapamazsınız. Bunu çözemezsiniz ama geri gönderebilirsiniz ve yükünüzü hafifletmiş olursunuz.

SİZ olmanın hafiflik hissi vardır ve olmak çok kolaydır. Bir başkası olmaya çalışmak son derece ağır hissettirir. Ya ağır ve karanlık olanların %98’i size ait değilse? Yaşamınızda daha az dram ve travma olmaz mıydı? Daha fazla huzur ve sizin için gerçek olanın ne olduğunu bilmek ister miydiniz? Eğer önümüzdeki 3 gün boyunca bu aracı kullandıktan sonra, kafanızdaki düşüncelerin %98’inden kurtulmaya başlayabilseydiniz, bunu kullanır mıydınız? Ben kullandım.

2. Araç: Kendinizi yargılamayı bırakın

Kendinizi depresyonda hissettiğinizde, yaşamınızı sonlandırma düşünceleriniz olduğunda, ne kadar çabalarsanız çabalayın o mutluluk hissini bulamıyormuşsunuz gibi göründüğünde, çoğunlukla sizde bir sorun olduğunu düşünür ve umutsuzca bunu düzeltmek için arayışa başlarsınız.

Ya sizinle ilgili yanlış bir şey yoksa? Ya düzeltilmeniz gerekmiyorsa? Peki ya elinize yüzünüze bulaştırdığınızı düşündüğünüz kadarın yakınında bile değilseniz?

Kendimizi ve bedenlerimizi yargılamak için çok fazla zaman harcarız. Sonuç olarak da hatalı, hatalı, hatalı olduğumuza inanmaya alışırız.

Bunu bırakmaya gönüllü olur muydunuz? Eğer gönüllü iseniz, her gün şu soruyu sormayı deneyin: Kendimle ilgili doğru olan, algılayamadığım nedir? Aslında günde birkaç defa sorun bunu. İnanmanız gerekmiyor. Sadece sorun ve bırakın sihrini çalıştırsın.

3. Araç: Mükemmel gelecekten vazgeçme

Mükemmel geleceğinizin nasıl olduğuna karar verdiğinizde kaç yaşındaydınız? Çocukluk döneminiz olabilir mi? Hatta ebeveynlerinizden aldığınız bir fikir olabilir mi? Öyle ki belki de artık hatırlamadağınız?

Şimdi. Ya o mükemmel öngörülen gelecek hâlâ etraftaysa? Ya eğer o, tüm roller ve kurallar takımı ile birlikte geldiyse ve sen arkadaşım, karşılaştığın herkesi o rollerden birinin içine oturtmaya, uydurmaya çalışıyor isen? Bu, asla bitmeyen, her bir yive mükemmel oturacak insanları, yerleri ve durumları bulma işi sürecek ki sonunda bir gün bam! İkramiyeyi kazandın. Ve sonunda, bir gün, yanlış olmaz.

Peki ya hayatın bu noktasında, şu anda, aslında mükemmel geleceği yarattığınız zamandan tamamen farklı bir şeyi arzuluyorsanız? Ya o mükemmel gelecek zaten sana ait değildi ise? Ya eğer bir başkasının mükemmel olduğunu düşündüğü gelecek fikrini yaşamaya çalışıyor isen ve bu yüzden senin işine yaramıyorsa?

Esasında, bu kadar gerçek ve gerekli olduğunu düşündüğünüz mükemmel gelecekten vazgeçmenizi istiyorum. Ve sorgulamaya başlayın ki aslında sizin için, bu gezegende yaşayan herhangi başka biri için değil, gerçek ve doğru olanı bulabilesiniz. Ve o mükemmel olduğunu düşündüğünüz gelecek yerine, sizin için çalışan bir gelecek yaratın.

Ya artık, özellikle de başkalarının standartlarına göre, mükemmel olmak zorunda olmasaydın? Ya haklı olduğunu kanıtlamak zorunda olmasaydın? Ya eğer hatalı olma fikrinden endişelenmek zorunda değilsen?

Kendinize sorun: Bugünden başlayan hangi geleceği yaratabilirim ki beni, olabileceğimi sandığımdan daha fazla mutlu etsin? Bu, yaşamın size geliş biçimini değiştirir miydi? Bu, yaratabileceğiniz geleceği değiştirir miydi?

Bunlar, bugün paylaşmak istediğim üç araç. Eğer bunlardan herhangi biri size hitap ettiyse, bunların sadece başlangıç olduğunu bilmenizi isterim. Çok, çok daha fazlası var.

Hikayenizi bilmiyorum. En azından ayrıntılarını bilmiyorum. Ancak hassas, farkında ve önemser olduğumuzda ve ne kadar çabalasak da asla yeterli gelmediğinin umutsuzca hissine kapıldığımızda, bunların getirdiği üzüntü, depresyon ve umutsuzluğu biliyorum. Ne kadar mükemmel olursak olalım, asla yeterince mükemmel olamayız.

Bu şekilde düşünmenin işe yaramamasının asıl sebebi, kendinizi yargılamanıza ve küçültmenize neden olacak şekilde tamamen kusurlu inşa edilmiş olmasıdır. Gerçek ise, hiçbir şey sizden daha muhteşem değildir. HİÇBİR ŞEY.

Yaşamınızda ne olursa olsun, bunu değiştirme gücünüz var. Keşke yıllar önce bunu bana söyleyen biri olsaydı. Bundandır ki şimdi bunları sizinle paylaşıyorum.

Yaşamınız bir seçimdir. Yalnızca sizin yapabileceğiniz bir seçim.

Lütfen seçim yapın.

  • Sabah kalkmayı ve sorular sormayı seçin.
  • Kendinizi yargılamaktan ve onarmaya çalışmaktan vazgeçmeyi seçin.
  • Nazik ve size dünyalarında yer veren kişilerle konuşmayı seçin.
  • Asla vazgeçmemeyi, teslim olmamayı, bırakmamayı seçin.

Bunları yaparsanız tamamen bambaşka ve belki de daha mucizevi şeyler olası olur. Hadi başlayın.

(*)Access Consciousness® sisteminin ortak yaratıcısı Dr. Dain Heer tarafından kaleme alınmış olan bu yazı, Best Life Magazine internet sitesinde 9 Eylül 2018 tarihinde yayınlandı. Katkı olması niyetiyle çevirisini yapıp paylaşıyorum, Şifa ola.

error: Content is protected !!